- daha çabuk
- zûtir
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
çabuk — sf., ğu, Far. çābuk 1) Aceleci Çabuk ve kolay bir konuşma tarzı vardı. R. N. Güntekin 2) zf. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı Yazıma çabuk cevap geldi. A. Gündüz 3) ünl. Acele et, oyalanma anlamlarında bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına çabuk — sf. Bir yere alışılandan daha kısa sürede gidip gelen … Çağatay Osmanlı Sözlük
ESRA' — Daha çabuk. Pek çabuk. Çok sür atli. Çok seri. * (C.: Esâri) Asma filizi. * Başı kırmızı, gövdesi beyaz olup, kum içinde bulunan bir böcek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVAHHİ — Daha çabuk, acele, sür atli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
güneş yağı — is. Güneşlenme sırasında cildin daha çabuk koyulaşması için kullanılan bir tür yağlı sıvı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava değişimi — is. 1) Hastaların daha çabuk iyileşmesi, yorgunlukların giderilmesi vb. amaçlarla yapılan çevre değişikliği, tebdilihava 2) gök b. Havanın kapanması, açması, ısınması, soğuması vb. değişimlerin genel adı … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele ile menzil alınmaz — ivmekle daha çabuk sonuç alınır sanılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ZUDTER — f. Daha çabuk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
adımlarını sıklaştırmak — daha küçük ve çabuk adımlar atarak hızlı yürümek, ivmek, acele etmek Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
A'CEL — Daha acele, en çabuk. * Acele eden kişi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük